Okul Başarısızlığının Nedenleri
Okul Başarısızlığının Nedenleri
Kişinin yaşı ölçülen zekâ düzeyi ve eğitim düzeyi göz önüne alındığında çocuğun akademik başarısının diğer çocuklara göre daha düşük olmasıdır.
Çocuklar isteseler de istemeseler de okula gitmek zorundadırlar. Okul öncesi çocuklarda gelişme taramasının yapılması okul sorunları olası görünen çocukların önceden saptanması ve önceden tedbir alınmasının olası kılar. Çocukların çoğu okulu sever ama bazı çocuklar için okul bir kabustur. Bir bölümü evlerinden ayrılmak istemediğinden bir kısmı okulu sevmediklerinden orada mutlu olmadıklarından okula gitmek istemezler.
Okulda her çocuğa ayrı bir birey olarak davranılmalı her birinin gereksinimlerine uygun tarzda eğitim sunulmalıdır. Ancak bunlar dileklerimizdir. Günümüzde okullarda eğitim guruplar halinde yapılmaktadır. Her çocukla teke tek ilgilenme olanağı kısıtlıdır.
Bu koşullarda öğrenme süreçlerinde gruba ayak uyduramayan çocukların olması kaçınılmazdır. Bu çocuklarda başarısızlık duyguları kök salmadan mutlaka bireysel olarak ilgilenilmelidir. Eğer bu yapılmazda bu çocuklar yaşıtlarından geri kalırlarsa başarısızlığın bir alışkanlık haline gelmesi hemen hemen kaçınılmazdır. Sürekli başarısız olmak hemen her insanı rahatsız eder.Bu durunda okula gitmekten başka çaresi olmayan bir çocuk başarısızlığa karşı çeşitli tepkiler geliştirebilir. Okuldan kaçarak ya da içine kapanarak kendini bu durumdan uzaklaştırmaya çalışabilir. Ya da tam tersine saldırganlaşarak ,vurup kırarak yada şaklabanlık yaparak ilgiyi üzerine çekmeye çalışabilir.
Çocuğun okul başarısızlığında düşünülecek anahtar sorun; bir öğrencinin bir ya da daha fazla alandaki başarısızlığının olası nedenleridir. Sanıldığının tersine çocuğun zeka seviyesi her zaman geçerli tek sebep değildir. Duygusal bir bozukluğun olup olmadığı, kültürel farklılıklar, yani çocuğun başka bir alt kültürden gelip gelmediği, yetersiz eğitim, olumsuz yaşam şartları, bozuk ebeveyn çocuk ilişkisi veya organik nedenlerin varlığı çok dikkatli bir şekilde incelenmelidir. Eğer bu nedenlerden bir veya birkaç tanesi varsa öncelikle bunların üzerinde çalışılmalıdır. Dikkat eksikliği/hiperaktivite araştırılmalıdır. Bu rahatsızlıkta öğrenme ve yetenek kazanmada görevi sürdürme ve dikkatsizliğin yıkıcı sonuçları etkili olur. Yani okul başarısızlığının olması olasıdır.
Okul başarısızlığının değerlendirilmesine duygusal faktörlere özel bir önem atfedilmelidir. Okul başarısızlığı tek bir duygusal rahatsızlıkla bozulabilir. Bu durumun saptanabilmesi için çocuğun okul işlevsizliğinin ne zaman nasıl nerede başlayıp geliştiğinin öyküsünün alınmasını gerektirir.
Duygusal faktörler genellikle konsantrasyon, ve motivasyonu etkilerler. Duygusal faktörlerin varlığı sıklıkla özgül güçlükleri kötüleştirir. Hatta bazı durumlarda belirli bir eğitim materyaline karşı aşırı bir tepki geliştirebilir. Okul başarısızlığı olan çocuklar engellenme, performans anksiyetesi, olumsuz akran ilişkileri, okuldan kaçınma ve düşük benlik saygısı sorunları yaşarlar.
Bu nedenle tedavide ve değerlendirme de yaygın duygusal tepkilerin yeniden düzenlenmesinde ebeveyn eğitimi ve olumlu başa çıkma yetenekleri öğretme tekniklerinden faydalanılır. Açık olarak varlığı tespit edilen ve halen devam eden anksiyete, depresif semptomlar, dikkat eksikliği ve hiperaktivite öncelikle bunların tedavi edilmesi gerekir.
Çocukların okulda başarısız olmasının eğitimin yetersiz olması da dahil bir çok nedeni vardır. Ancak okul başarısızlığını değerlendirmede en çok karşılaştığımız nedenler; okula devamsızlık, fiziksel ve duygusal bozukluklar, öğrenme güçlükleri, gelişme gecikmesi ve özgül öğrenme güçlükleri, duygusal bozukluklar, yetersiz yaşam şartları, bozuk ebeveyn çocuk ilişkisi ve işlevsiz aile ortamıdır.
OKUL DEVAMSIZLIĞI
Okulda öğretmenler temel bilgi ve becerileri mantıksal ve sürekli geliştirilen bir sıra içinde öğrencilere aktarmaya çalışır. Sık sık okula gitmeyen bir öğrenci aradaki açığı kapatmakta çok zorluk çekebilir. Kısa süreli ancak sık devamsızlıklar uzun süreli ancak seyrek devamsızlıklardan daha sakıncalı olabilir. Çünkü birinci durumda öğretmemen çocuğun uzun bir süre dersleri izleyemediğini fark etmeyebilir. Eğer öğretmen durumu fark ederse açığın kapatılmasına yardımcı olabilir.
Çocuğun ne kadar zaman okula gelmediğini ve neden gelmediğini saptamak önemlidir. Çoğu zaman çocuk kendini gerçekten iyi hissetmiyor olabilir. Çocuk bazen de kaygılarından dolayı kendini iyi hissetmiyor olabilir.
FİZİKSEL VE DUYUSAL BOZUKLUKLAR
Çocuklar okul yaşamları boyunca işitme ve görme duyuları açısından kontrolden geçirilmelidir. Bunlardan işitme kaybının kolaylıkla gözden kaçabileceği akılda tutulmalıdır. Anne ve babalar çocuklarını çok iyi gözlemlemeli belirli durumlarda ve belirli zamanlarda bir anormallik fark etmeleri halinde bunun üzerinde durmalıdırlar. Düzenli olarak okula gelen çocukların bazıları okulda olmalarına karşın hasta olabilirler ve olup bitene dikkatlerini toplayamayabilirler.
ÖĞRENME GÜÇLÜKLERİ
Öğretmenler her çocuğun aynı hızda öğrenmesini beklemez Ancak bazı öğrenciler normal kabul edilen sınırın en altındaki öğrencilerden de yavaş öğrenirler. Bu tür yavaş öğrenen çocuklar için her okulda ayrı öğrenim yapma olanağı yoktur Ancak bu çocukların böyle özel bir destek görmeden öğrenim görmeleri de mümkün olmayabilir. Bu tür yavaş öğrenen çocuklar özel bir dikkat ve düzeylerine uygun bir eğitim metotları ile daha verimli olabilirler.
GELİŞİMDE GEÇİKME VE ÖZGÜL ÖĞRENME GÜÇLÜKLERİ
Çocuğun gelişiminin normal ölçütlerin alt sınırında mı olduğu yoksa daha ciddi bir surunun mu olduğuna karar vermek her zaman kolay değildir.Aile konuşma yeteneğindeki yavaşlıkla ilgilidir ve buradaki sorunun farkındadır.
Çocukta zeka geriliği olmadığı halde bazı çocuklar düzenli bir eğitime karşın sözel ve sayısal temel becerileri kazanmakta büyük zorluklarla da karşılaşırlar. Bu durumda özgül öğrenme güçlüklerinden söz etmek mümkündür. Okuması ciddi ölçüde gecikmiş bazı çocuklarda sorun uzamsal ve birbirine ekleme ile bazıları sözcüklerdeki sesleri algılamakta ve ayırmakta zorluk çekerler. Temel becerilerde özel öğrenme bozukluklarını tanımak karmaşık bir iştir. Çocuğa olası bir disleksi tanımı konmadan önce çocuk iyice gözlemlenmeli ve aceleci ve özensiz tutumlardan kaçınılmalıdır.
DUYGUSAL BOZUKLUKLAR
Çocuk okulda başarısız olduğunda istese de istemese de her herhangi bir şekilde tepki vermek zorunda kalacaktır. Okulda başarısız olan bir çocuğun başarısızlığına duygusal stresin eşlik etmesi daima kaçınılmazdır. Aynı şekilde çocuğun ebeveynleri de bu stresten muaf değildir. Bu anlamda ailenin gündemine oturan stres faktörünün ebeveyn çocuk ilişkisini olumsuz yönde etkileyeceği kolayca tahmin edilebilir. Okul başarısızlığının çözümüne ilişkin çalışmalarda her zaman çocuğun ailesini de işin içine katılmalı ebeveynlerin desteği ve işbirliği çerçevesinde ebeveyn çocuk ilişkisi ilk önce yeniden organize edilmelidir.
Bazı çocuklarda okulda başarısızlık çocuğun sosyal çevresi ile ilişkili sorunların varlığından kaynaklanıyor olabilir. Çocuğun ailesinin yetersiz yaşam şartları nedeni ile çocuğun temel yaşam gereksinimleri karşılanmıyor olabilir. Barınma, ısınma yeterli beslenmesi, sağlık hizmetlerinden faydalanmama, okul araç ve gereçlerinin karşılanmaması vb. Aynı şekilde bazı çocuklarda okul başarısızlığının nedeni aile içi ilişkilerden kaynaklanan kişisel duygusal sorunların bir sonucu olabilir. Çocuk ihmali , kötü muamele,duygusal fiziksel ve cinsel ihmal göz önünde tutulmalıdır.
Aşırı bir biçimde korunan çocuk da, hiç ilgilenilmeyen bir çocuk da okulda başarısız olabilir .Çocuk strese bağlı olarak duygusal olduğu kadar fiziksel belirtiler de gösterebilir. Ciddi duygusal sorunların varlığı saptandığında öncelikle bu sorunların sağaltımı yoluna gidilmelidir.
EV ORTAMI VE ÇOCUĞUN ÇALIŞMA ALIŞKANLIKLARI
Çocuk mümkün olduğunca sakin bir ortamda ders çalışmalı ısı, ışık gibi fiziksel şartlar açısından da uygun olmalıdır. Çocuğun öğrenmeye çalıştığı konu üzerinde dikkatini yoğunlaştırıp yoğunlaştıramaması okul başarısında çok önemli bir etkendir. Dikkat, zihnin öğrenilen konu üzerinde yoğunlaştırılmasıdır. Etkili bir öğrenmede dikkat öğrenilmek istenen konu üzerine yoğunlaştırmış olmalıdır. Çocuğun dikkatini konu üzerine yoğunlaştırmadan öğrenmeye çalışması zaman kaybından başka bir şey değildir.
Dikkati konu üzerinde yoğunlaştırma doğuştan getirilen bir şey değil ;bu konu üzerinde yapılan düzenli bir eğitimle kazanılan bir beceridir Kısacası çocuğun akademik başarısını etkileyen en önemli değişkenlerden biri dikkati yoğunlaştırma becerisidir. Yani dikkatini toplama becerisi her öğrencinin kazanabileceği bir alışkanlıktır.
Dikkati konu üzerinde toplayamamanın en önemli nedenlerinden biri dalgınlıktır. Dalgınlık; çocuğun çevresinde olup bitenleri birbirinden ayıramayacak kadar düşüncelere dalmış olması ya da belli bir konu üzerinde toplayamamasıdır.
Çocuğun duygusal ve kişiler arası sorunlarının olması dalgınlığın ana nedenlerinden birisidir. Değerlendirmede bu konular üzerinde dikkatli bir şekilde durulmalı tespit edilmesi halinde öncelikle bu sorunların sağaltımı yapılmalıdır.
BOZUK EBEVEYN ÇOCUK İLİŞKİLERİ
Çatışmalı çocuk ebeveyn ilişkileri okul başarısında sanıldığından çok daha fazla etkiye sahiptir. Çocuk desteklendiğini, takdir edildiğini, bir birey olarak değer gördüğünü, kendine göre bireysel özellikleri olduğunu, hepsinden de önemlisi de sevildiğini bilmek ister. Anne ve baba çocuğu aldığı nottan ziyade çabalarından dolayı takdir etmeli sonuçtan ziyade sürecin iyi geçmesi üzerinde durmalıdır. Çocuğun minik başarılarını ve küçük not yükseltmelerini minnetle karşılamalıdır ki çocuk aynı çabalamasını sürdürsün. Bilindiği gibi davranışlarımızı en çok etkileyen şeylerden biri o davranıştan sonra neyle karşılaştığımızdır.
Küçük başarılar bir kez gerçekleştikten sonra arkasından büyük başarıların geleceği kesindir. Unutulmamalıdır ki başarı iltifata tabidir. Burada önemli olan çocuk çabasından dolayı ödüllendirilirken maddi ödüllerle değil sosyal ödüllerle ödüllendirilmelidir (aferin demek, kucaklamak ve öpmek vb.)
Ebeveynler çocuğun akademik başarısının dışında güçlü yönlerine(sosyal duygusunun gelişmişliği, iletişim kurma becerileri, özel yetenekleri yadım severliği vb.) özellikle vurgu yapmalıdırlar. Çocuğun ileriki hayatında mutlu bir yetişkin olabilmesi için akademik başarı önemlidir ama yeterli değildir. Çocuğun sosyal duygusunun gelişmiş olması en az akademik başarı kadar önemlidir.
Okul başarısızlığında ergenlerin durumu özel bir önem arz eder ve tek başına ilgi ve özene değerdir. Ön ergenlikte görülen notlardaki düşüş daha çok çocuğun içinde bulunduğu gelişim dönemine ait problemlerden kaynaklanır ve genellikle geçicidir. Süreklilik arz eden okul başarısızlığının ergen ebeveyn çatışmalarına bağlı olması çok ama çok olasıdır. Anne ve babalar böyle bir koku aldıklarında ergenle inatlaşmadan profesyonel bir destek almaları çok anlamlıdır.
Görüldüğü gibi okul başarısızlığı sadece çocuğun zeka düzeyi ya da özel öğrenme güçlüğü ile sınırlı değildir. Tam tersine okul başarısızlığı bir çok faktör tarafından olumlu ya da olumsuz etkilenebilme olasılığını içinde barındırır. Bu nedenle değerlendirme ve sağaltım çalışmalarında konuya çok yönlü yaklaşılmalı aceleci ve özensiz değerlendirmelerden ve özellikle çocuğu etiketleyecek dolayısı ile sınırlayacak teşhislerden kaçınılarak sapla saman birbirinden iyice ayrılmalıdır.
Shu. Güldane KAVGACI
Aile ve Evlilik Terapisti & Cinsel Terapist